Nasıl mi oluyor.
Bi şarkı açıyorsun.kulakligi kulagina takiyorsun.
Şarkıda bi kelimeye takiliyorsun
Ne canlaniyorsa artık hafizanda yazıyorsun
Hadi başlayalım.
Ben sıla'nin yan benimle şarkısını açtım.
"Aman cancazım etme " diyordu.
Cancazım kelimesi bana cocuklugumun en güzel gunlerini hatırlattı.ilkokuldan beri evimiz okula uzak olduğunda 8yil aynı servisci amcamizla gidip geldik.
~Ali amcam~
Amcam olsa bu kadar severdim.Belki daha çok seviyorumdur.Herşeyini çocuklara adamış çok tahammüllu bir adamdı.telefonu çaldığında artık kim arıyordu bilmiyorum ama çok severdi o kisiyi.
Cancazımmm diye açardı.Bi sevinç beliriverirdi ses tonundan kuşlar ucusurdu.
Ali amca bizi Mantar restorantin parkına götürürdü.O zamanlar çok meshurdu orası.Restoranti yıktılar gerçi şimdi.Her cuma ailemizden izin alarak yarım saatlik park eglencemizi tamamlardik.Deli gibi salincaga binerdik.Biz küçük oldugumuz zamanlar büyükler bizi sallardi.Sonra biz büyüdük.ufakliklari biz sallamaya başladık.Öyle eglenirdik ki.
Şimdi hiçbir çocuk o zamanlardaki gibi eglenmiyor onu fark ediyorum.
Servisle gelip giderken o zamanlar kaset devri vardı tabi.sabahtan kaset verirdik Ali amcamiza.gidiş dönüş o kasetteki şarkıları dinlerdik.
En sevdiğimiz şarkıya geldiğinde başa sardirir bi daha dinlerdik.Radyoda o zaman da radyo viva populerdi.
Servisin ya en önüne oturacaktin.yada en arkaya.genelde arka dortluye son sınıf abiler ablalar otururdu.Biz de son dersten önceki teneffuste servis gelmiş mi diye okul bahçesine bakardık.geldiyse teneffuste kalemligimizi cantamizi yada ceketimizi öndeki koltuğa koyar yer tutardik.
Ne komikmis :)
Ruyalarimda o zamanlar tek endişem servisi kaçırma korkusuydu.ev uzak olunca bide bi nevi hakliymisim.
Napsin ufacık çocuk iki dolmusla okula gidip gelmek kolay değil.
Bi keresinde su çiçeği olmuştum.zaten bi kere oluyor da neyse :)
Ali amcam 5 gün ödevlerimi öğretmenden alıp eve getirmisti geri kalmasın okuldan diye.Ne yüce adammissin sen be Ali amcam.
Servisin arkasında ECE yazardı.bizde anlam veremezdik.çocukları da yoktu Ali amcamla Ayşe teyzemin.Bu ECE kimdi.Birgün sorduk.
ECE kim diye.
Kral,başkan,dost anlamindaymis.
Ece derlermis arkadaşları ona.Ne büyük anlami vardı o zamanlar şimdi daha da büyüdü.
Ecenin sadece bi kız isminden ibaret olmadığını o yaşta öğrenmiştim.hemde tecrübeyle sabitti.
O zamanlar yabancı şarkı çok bilmezdik de
İsmini yıllar sonra öğrendiğim, ogrenmek için cirpindigim bi şarkı vardı.Tabi o zamanlar shazam falan yok.Sözlerini desen ufacık çocuk nerden bilsin italyancayi da internete gitsin yazsın.bırak interneti bizim eve bilgisayar 7.sınıfta geldi.8.sınıfta internet :D
Aydınlanma döneminde öğrendim şarkıyı.
««Tiziano ferro Perdonooo »»
5.sınıfın tek yabancı muzigiydi benim için.sadece perdono kısmını bilirdik.bide şey vardı.Kayahan.
Bizimkisi bir ask hikayesi :) klipte beyaz atla kız ve oğlan vardı gözümün önüne geldi.Deli gibi dinlerdik.
Tuğba diye arkadaşım vardı.2sinifta gelmişti bizim okula.aynı mahallede olduğumuzdan bize okulla ilgili bilgi sormaya gelmişti sabahın köründe.ben pijamalarla dağınık sacla kapıyı açınca şok olmustuk haliyle.yabancı birini beklememek uyku mahmurlugu.Hala hatirlarim o anı.Tombis yanakları vardı.aynı Servisle okula gitmemiz, aynı sınıfa kayıt yaptırması,sıra arkadasim olmasıyla bir, yillarin gecip de babasının isinden dolayı Denizliden ayrılması. .
İçimde buruk bi yaraydi.bir kaç defa aramıştı beni telefonda aglasmistik.Cocukluk arkadaşlıkları bambaşka.yıllaaarr yıllar sonra bulduk birbirimizi.sımsıkı sarıldık.Cocuklugumdu o benim.En masum uykudan uyanmış pijamali saçları dağınık gözleri şişmiş halim.Buram buram cocukluktu.
Sanırım bu kadar anı yeterli bugunluk :)
Belki ilerde torunlarim okur
Tabi evlenirsem :D
Hoşçakal
Mahmur gözlerinden
Tozlu anılarından öperim . .
21.07.2016
00:40
cer.y
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder