" Gidelim buradan.
Senin masumiyetini, bilgelik zamanlarından kalma sırları, dünyanın bütün sabahlarını yanımıza alıp da gidelim. Hesap etmeden, haritaya bakmadan gidelim.
Ölelim diyecektim az kalsın. Ölmeyelim. Hiç ölmeyelim Anna.
Sarılalım diyecektim az kalsın. İçimden böyle şeyler de geçiyor işte. Sarılalım, dudakların… Tamam sustum.
Gitmek istemezsen bir şiir miktarı kadar otursak diyorum. Şiir kalsın istersen, sadece otursak. Oturmasan da olur benimle, sadece ellerimi tut. Ellerimi tutma dilersen sadece yüzüme bak. Yüzüme bak ama Anna, yüzüme bak. Gözlerime bak, gözlerimin içine bak.
Gözlerimin içine bakmaktan korkma Anna.
Sen adımını attığın andan itibaren Hira dinginliğine dönüşecek ortalık.
Tanrı bizimle de konuşur belki."
Böyle demiş Tarık Tufan amcamiz.
Benim sabah uyandığımda geliyor bu dizeler aklima.bilhassa
"Senin masumiyetini, bilgelik zamanlardan kalma sırları" diye baslayip gerisini hatirlamasam da döndüruyorum zihnimde.Hatta bir gün sabaha kadar bunu döndurmüştüm de sabah devamini okumak için elim telefona gitmişti.Nerden rastladigim bilinmez bu satırlara.Ben hep tesadüf yaşadım zaten.Aynı bu satırlar gibiydim.Parmaklarim birşeyler karalar, zihnimin derinliklerinde yatan o kör çocuğu parmaklarim şekillendirdi.Bende kör çocuğuma parmağımda hayat kurdum onu giydirdim satır başlarında.
Bilirsin satır başları soğuk olur.
Ne yazacagini bilememenin ayazi vardır üstümde.Sonradan acilirim da kör cocugumun üstüne yazlık kıyafetlerini giydirip devam ederim zaman zaman.
Sen beni bilmezsin güzel adam.Bende seni bilmem.Daha birbirimizi bilecek daha birşey yasamamis olmanin burukluğu var.Yaşamış da gelmişiz birbirimize.Ben ondan uzağım böyle sana.
İçimde sana sarılıp uyumanin telaşı bile oluyor ya ben onu anlatamıyorum bu kör çocuğa.Sabah sabah gözleri mahmur uykusunu almış bi çocuk bu ne kadar kör de olsa.dünyasının gün ışığı umut.Bilirsin körlerin dünyası daha renkli daha güzel olur derler.Çünkü icinde hayal gücü var.Çünkü icimdesin.Seni de ben sekillendiriyorum istedigim gibi hayal gücümle.Hayal gücümun ürünü sözlerin, hareketlerin henüz seni bilmemenin hüznü ile..
Hadi artık
Gidelim buralardan
Senin masumiyetini,bilgelik zamanlarindan kalma zamanları,dünyanın bütün sabahlarini alip da gidelim senle. .
Gelir misin benle . .
Benimle?
09.07.2016
09:56
cer.y.
Benim sabah uyandığımda geliyor bu dizeler aklima.bilhassa
"Senin masumiyetini, bilgelik zamanlardan kalma sırları" diye baslayip gerisini hatirlamasam da döndüruyorum zihnimde.Hatta bir gün sabaha kadar bunu döndurmüştüm de sabah devamini okumak için elim telefona gitmişti.Nerden rastladigim bilinmez bu satırlara.Ben hep tesadüf yaşadım zaten.Aynı bu satırlar gibiydim.Parmaklarim birşeyler karalar, zihnimin derinliklerinde yatan o kör çocuğu parmaklarim şekillendirdi.Bende kör çocuğuma parmağımda hayat kurdum onu giydirdim satır başlarında.
Bilirsin satır başları soğuk olur.
Ne yazacagini bilememenin ayazi vardır üstümde.Sonradan acilirim da kör cocugumun üstüne yazlık kıyafetlerini giydirip devam ederim zaman zaman.
Sen beni bilmezsin güzel adam.Bende seni bilmem.Daha birbirimizi bilecek daha birşey yasamamis olmanin burukluğu var.Yaşamış da gelmişiz birbirimize.Ben ondan uzağım böyle sana.
İçimde sana sarılıp uyumanin telaşı bile oluyor ya ben onu anlatamıyorum bu kör çocuğa.Sabah sabah gözleri mahmur uykusunu almış bi çocuk bu ne kadar kör de olsa.dünyasının gün ışığı umut.Bilirsin körlerin dünyası daha renkli daha güzel olur derler.Çünkü icinde hayal gücü var.Çünkü icimdesin.Seni de ben sekillendiriyorum istedigim gibi hayal gücümle.Hayal gücümun ürünü sözlerin, hareketlerin henüz seni bilmemenin hüznü ile..
Hadi artık
Gidelim buralardan
Senin masumiyetini,bilgelik zamanlarindan kalma zamanları,dünyanın bütün sabahlarini alip da gidelim senle. .
Gelir misin benle . .
Benimle?
09.07.2016
09:56
cer.y.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder